29 Mayıs 2014 Perşembe

Symbolism (Simgecilik)
Sembolizm; adı gerçekçilikle anılan tüm akımlara karşı büyük bir tepki niteliğindedir. 19. yüzyılda Fransa’da ortaya çıkan sembolizm yani simgecilik akımı edebiyat müzik ve resimde kendisini göstermiştir. Fransız İhtilâli sonrası oluşan aydınlanma çağı, özgürlük ortamı sanatı da etkilemiştir. Sanatçılar bu dönemde eserlerinde aklı ön plana alarak hareket etmişlerdir. Somuta karşı büyük bir yöneliş bu dönemin en büyük özelliklerinden biridir. Bu şekilde sanatta meydana gelen gerçekçilik, pozitivizm fikirlerinin insanın ruh dünyasını sınırlandığını söyleyen sembolik sanatçılar, bu durumu reddederek insanın iç dünyasına, hislerine yönelmişlerdir.
Sembolistlere göre dış dünya her insan tarafından farklı algılanmaktadır. İşte sembolizmde bu algılanışın ifade edilme şeklidir. Dış dünya ve insan duyguları sembolist sanatçılar tarafından sembolik tabirlerle verilmektedir.
image
image
Van GOGH Çığlık.M
image
Mimaride sembolizm.
Neo-impressionism (Yeni izlenimcilik)
  • Sanat eleştirmeni Félix Fénéon tarafından 1886 yılında ortaya atılmış bir terimidir
  • Bu Fransız akımı Georges Seurat tarafından ortaya çıkmıştır
  • Seurat’ın baş yapıtı A Sunday Afternoon on the Island of La Grande Jatte, bu akımın başlangıcına işaret eder
  • Resim kuramı renklerin bölünmesine ve optik karışıma dayandırılmıştır
  • Pointilist tekniği sıklıkla kullanılmıştır
  • 19.yy’da renk teorisinin geliştirilmesi bu stilin gelişmesinde büyük rol oynamıştır
  • Charles Angrand, Georges Lemmen, Henri Edmond Cross bu akımın temsilcilerindendir
    image
    image
İmpressionism
İzlenimcilik olarak da bilinen Empresyonizm akımı 19. yüzyılda Fransa’da vücut bulmuştur. Akım ortaya çıktığı yüzyılda tüm sanat dallarına etki ederek varlığını tamamlamıştır. İlk olarak resimle birlikte meydana çıkan İzlenimci fikir edebiyat dahil tüm sanat dallarında boy göstermiştir. Akımın ismi ise Claude Monet’’nin ‘İzlenim: Gün Doğumu’ adlı tablosundan gelmektedir. İzlenimciliğin temelinde dış dünyanın sanatçıda yarattığı etki yatmaktadır. İzlenimciler, yaşamı, doğayı olduğu gibi anlatmak yerine onların kendilerinde bıraktığı etkilerle anlatırlar. Tabiatı, nesneleri, olayları izlenimciler nesnelliği bir kenara bırakarak ele alırlar. Empresyonizm bu yönüyle Sembolizm’e benzetilebilir, ancak tam olarak iki akımı birbiriyle özdeşleştirmek yanlış olacaktır. İzlenimciler hayale karşı büyük bir ilgi duyarlar ve eserlerinde soyut tasvirlere bolca yer vermektedirler.
image
İzlenimciliğin Özellikleri
  • Akımın en önemli özelliği bir izlenimin uyardığı duyguların duyulduğu gibi yansıtılmasıdır.
  • Anlam kapalıdır.
  • Bu akımın yazarı doğrudan doğruya gördüğü gerçeği değil de gördüklerinin ve izlediklerinin kendisi üzerinde bıraktığı izlenimi ve duyumu esas alır.
  • Daha çok edebiyatta ve resimde gelişmiştir.
  • Dış aleme ondaki varlıklara ve nesnelere karşı ilgisizdirler.
  • Edebiyatta resimde müzikte okuyucunun seyircinin dinleyicinin eserle karşı karşıya gelir gelmez edineceği izlenim bu akımın tatlı yumuşak kucaklayıcı canlı teması olmuştur.
  • Empresyonist sanatçının anlattığı dış dünya değil dış dünyadaki varlıkların hayâle bürünmüş izlenimleridir.
  • Empresyonistler etkici ve duygucudurlar. Zaten empresyonetki - duygu anlamındadır.
  • Empresyonizm esas olarak ve her şeyden önce özgürlüğün simgesidir sembolüdür.
  • Hayale ve soyut betimlemelere yer verilmiştir.
  • Her şey sanatçının duyumuna bağlı olarak anlatılır.
  • Objenin kişi üzerindeki izlenimleri önemli olduğu için realizmin karşıtıdır.
  • Sanatçılar eserlerinde kendi iç dünyalarını dile getirmişlerdir.